WWW.ELAZİZ.THE-UP.COM - ELAZIĞLILAR BURADA BULUŞUYOR
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

NAZIM HİKMET

3 posters

Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Ptsi Tem. 02, 2007 3:48 pm

VATAN HAİNİ

"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası,
Amerikan donanması, topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty VASİYET

Mesaj  yelda Ptsi Tem. 02, 2007 3:49 pm

VASİYET

Yoldaşlar nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni.

Hasan beyin vurdurduğu
ırgat Osman yatsın yanımda
ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp
kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.

Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,
seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
tarlalar orta malı, kanallarda su,
ne kuraklık, ne candarma korkusu.

Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,
toprağın altında yatar upuzun,
çürür kara dallar gibi ölüler,
toprağın altında sağır, kör, dilsiz.

Ama bu türküleri söylemişim ben
daha onlar düzülmeden,
duymuşum yanık benzin kokusunu
traktörlerin resmi bile çizilmeden.

Benim sessiz komşularıma gelince,
şehit Ayşe'yle ırgat Osman
çektiler büyük hasreti sağlıklarında
belki de farkında bile olmadan.

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
-öyle gibi de görünüyor-
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani...
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Ptsi Tem. 02, 2007 3:49 pm

BU VATANA NASIL KIYDILAR?

İnsan olan vatanını satar mı?
Suyun içip ekmeğin yediniz,
Dünyada vatandan aziz şey var mı?
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

Onu didik didik didiklediler,
saçlarından tutup sürüklediler,
götürüp kâfire: "Buyur..." dediler.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

Eli kolu zincirlere vuruluş,
vatan çırıl çıplak yere serilmiş.
Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

Gün gelir çark düzüne çevrilir,
günü gelir hesabınız görülür.
Günü gelir sualiniz sorulur :
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

(1959)
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Ptsi Tem. 02, 2007 3:50 pm

BULUTLAR ADAM ÖLDÜRMESİN

Analardır adam eden adamı
aydınlıklardır önümüzde gider.
Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.

Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.

Gelinler aynada saçını tarar,
aynanın içinde birini arar.
Elbet böyle sizi de aradılar.
Gelinlere kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.

İhtiyarlıkta aklına insanın,
tatlı anıları gelmeli yalnız.
Yazıktır, ihtiyarlara kıymayın,
efendiler, siz de ihtiyarsınız.
Bulutlar adam öldürmesin.


(Şubat 1955)
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Ptsi Tem. 02, 2007 3:51 pm

ŞEHİTLER

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler
Dumlupınar'dakiler de elbet
ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
yatarsınız al kanlar içinde.
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
siz toprak altında derin uykudayken
düşmanı çağırdılar,
satıldık, uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
kalkıp uyandırın bizi!
Uyandırın bizi!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir.

(1959)
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Salı Tem. 10, 2007 1:09 pm

Açlık Ordusu Yürüyor

Açlık ordusu yürüyor
yürüyor ekmeğe doymak için
ete doymak için
kitaba doymak için
hürriyete doymak için.

Yürüyor köprüler geçerek kıldan ince kılıçtan keskin
yürüyor demir kapıları yırtıp kale duvarlarını yıkarak
yürüyor ayakları kan içinde.

Açlık ordusu yürüyor
adımları gök gürültüsü
türküleri ateşten
bayrağında umut
umutların umudu bayrağında.

Açlık ordusu yürüyor
şehirleri omuzlarında taşıyıp
daracık sokakları karanlık evleriyle şehirleri
fabrika bacalarını
paydostan sonralarının tükenmez yorgunluğunu taşıyarak.

Açlık ordusu yürüyor
ayı ini köyleri ardınca çekip götürüp
ve topraksızlıktan ölenleri bu koskoca toprakta.

Açlık ordusu yürüyor
yürüyor ekmeksizleri ekmeğe doyurmak için
hürriyetsizleri hürriyete doyurmak için açlık ordusu yürüyor
yürüyor ayakları kan içinde.
Nazım Hikmet Ran
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Salı Tem. 10, 2007 1:10 pm

Güneşi İçenlerin Türküsü

Bu bir türkü:-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü:-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
güneşe giden
köprüden
geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.
Ben de söyledim o türküyü!

Yüreğimiz topraktan aldı hızını;
altın yeleli aslanların ağzını
yırtarak
gerindik!
Sıçradık;
şimşekli rüzgâra bindik!.
Kayalardan
kayalarla kopan kartallar
çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.
Alev bilekli süvariler kamçılıyor
şaha kalkan atlarını!

Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!

Düşmesin bizimle yola:
evinde ağlayanların
göz yaşlarını
boynunda ağır bir
zincir
gibi taşıyanlar!
Bıraksın peşimizi
kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!

İşte:
şu güneşten
düşen
ateşte
milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!

Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten
düşen
ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!

Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!

Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!
Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
toprak kokuyor bakır sakallarımız!
Neş'emiz sıcak!
kan kadar sıcak,
delikanlıların rüyalarında yanan
" o an"
kadar sıcak!
Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,
ölülerimizin başlarına basarak
yükseliyoruz
güneşe doğru!

Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!

Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!

Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!
Kalın tuğla bacalar
kıvranarak
ötüyor!
Haykırdı en önde giden,
emreden!
Bu ses!
Bu sesin kuvveti,
bu kuvvet
yaralı aç kurtların gözlerine perde
vuran,
onları oldukları yerde
durduran
kuvvet!
Emret ki ölelim
emret!
Güneşi içiyoruz sesinde!
Coşuyoruz,
coşuyor!..
Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde
mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!

Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!


Toprak bakır
gök bakır.
Haykır güneşi içenlerin türküsünü,
Hay-kır
Haykıralım!

Nazım Hikmet Ran
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Salı Tem. 10, 2007 1:12 pm

Dünyanın En Tuhaf Mahluku

Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
- demeğe de dilim varmıyor ama -
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

Nazım Hikmet Ran
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Salı Tem. 10, 2007 1:14 pm

Kadınlar

Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız

Nazım Hikmet Ran
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Salı Tem. 10, 2007 1:15 pm

Beyazıt Meydanı'ndaki Ölü

Bir ölü yatıyor
on dokuz yaşında bir delikanlı
gündüzleri güneşte
geceleri yıldızların altında
İstanbul'da, Beyazıt Meydanı'nda.

Bir ölü yatıyor
ders kitabı bir elinde
bir elinde başlamadan biten rüyası
bin dokuz yüz altmış yılı Nisanında
İstanbul'da, Beyazıt Meydanı'nda.

Bir ölü yatıyor
vurdular
kurşun yarası
kızıl karanfil gibi açmış alnında
İstanbul'da, Beyazıt Meydanı'nda.

Bir ölü yatacak
toprağa şıp şıp damlayacak kanı
silâhlı milletimin hürriyet türküleriyle gelip
zaptedene kadar
büyük meydanı.

Nazım Hikmet Ran
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Salı Tem. 10, 2007 1:17 pm

Erzurum ve Sivas Kongreleri

Biz ki İstanbul şehriyiz,
işte, arzederiz halimizi
Türk halkının yüce katına.
Mevsim yazdır,
919'dur.
Ve teşrinlerinde geçen yılın
dört düvele teslim ettiler bizi,
gözü kanlı dört düvele
anadan doğma çırılçıplak.
Ve kurumuştu
ve kan içindeydi memelerimiz.

Biz ki İstanbul şehriyiz,
Fransız, İngiliz, İtalyan, Amerikan
bir de Yunan,
bir de zavallı Afrika zencileri
yer bitirir bizi bir yandan,
bir yandan da kendi köpek döllerimiz:
Vahdettin Sultan,
ve Damat Ferit
ve İngiliz muhipleri
ve Mandacılar,
Biz ki İstanbul şehriyiz,
yüce Türk Halkı,
malumun olsun çektiğimiz acılar...
...
...
Erzurum'da on dört gün sürdü Kongre:
orda, mazlum milletlerden bahsedildi
bütün mazlum milletlerden
ve emperyalizme karşı dövüşenlerinden onların.

Orda, bir Şurayı Milli'den bahsedildi,
İradei Milliyeye müstenit bir Şurayı Milli'den.
Buna rağmen
"Asi gelmeyelim" diyenler vardı,
"makamı hilafet ve saltanata."
Hatta casuslar vardı içerde.
Buna rağmen
"Bütün akşamı vatan bir kuldur" denildi.
"Kabul olunmaz," denildi,
"Manda ve Himaye..."
Buna rağmen
İstanbul'da birçok hanımlar, beyler, paşalar,
Türk halkından kesmişlerdi umudu.
Yağdırıldı telgraflar Erzurum'a:
"Amerikan mandası altına girelim," diye.
"İstiklal, diyorlardı, şayanı arzu ve tercihtir, amma
bugün bu, diyorlardı mümkün değil,
birkaç vilayet, diyorlardı, kalacak elde,
şu halde, diyorlardı, şu halde,
Memaliki Osmaniye'nin cümlesine şamil
Amerikan mandaterliğini talep etmeği
memleketimiz için en nafi
bir şekli hal kabul ediyoruz."
FAKAT BU ŞEKLİ HALLİ KABUL ETMEDİ ERZURUMLU.
ERZURUM'UN KIŞI ZORLUDUR, BALAM,
BUZ TUTAR YİĞİTLERİN BIYIĞI.
ERZURUM'DA KASKATI, DİMDİK OLUR ADAM,
KABULLENMEZ YILGINLIĞI...

İstanbul'da hanımlar, beyler, paşalar,
tül perdeler, kravatlar, apoletler, şişeler,
çıtı pıtı dilleri ve pamuk gibi elleri
ve biçare telgraf telleri
devretmek için Amerika'ya Anadolu'yu
şöyle diyorlardı Erzurum'dakilere:
"Bizi bir başımıza bıraksalar,
tarafgirlik, cehalet
ve çok konuşmaktan başka müspet
bir hayat kuramayız.
İşte bu yüzden Amerika çok işimize geliyor.
Filipin gibi vahşi bir memleketi adam etti Amerika.
Ne olacak,
Biz de on beş, yirmi sene zahmet çekeriz,
sonra Yeni Dünya'nın sayesinde
İstiklali kafasında ve cebinde taşıyan
bir Türkiye vücuda geliverir.
Amerika, içine girdiği memleket ve millet hayrına
nasıl bir idare kurduğunu
Avrupa'ya göstermek ister.
Hem artık işi uzatmağa gelmez.
Çok tehlikeli anlar yaşıyoruz.
Sergüzeşt ve cidal devri geçmiştir:
Türkiye'yi geniş kafalı birkaç kişi belki kurtarabilir."
...
...
...
Ve böylece, bin dereden su getirdi İstanbul'dan gelen zevat.
Sivas, mandayı kabul etmedi fakat,
"Hey gidi deli gönlüm,"
dedi,
"Akıllı, umutlu, sabırlı deli gönlüm,
ya İSTIKLAL, ya ölüm!"
dedi.


Nazım Hikmet Ran
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Ptsi Tem. 16, 2007 2:05 pm

VEDA

Hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın!
Sizi canımda
canımın içinde
kavgamı kafamda götürüyorum.
Hoşça kalın
dostlarım benim
hoşça kalın...
Resimlerdeki kuşlar gibi
dizilip üsütüne kumsalın,
mendil sallayın bana.
istemez..
Ben dostların gözünde kendimi
boylu boyumca görüyorum...
A dostlar
a kavga dostu
iş kardeşi
a yoldaşlar a..!!..
Tek hecesiz elveda..

Geceler sürecek kapımın sürgüsünü,
pencerelerde yıllar örecek örgüsünü.
Ve ben bir kavga şarkısı gibi haykıracağım
mapusane türküsünü.
Yine görüşürüz
dostlarım benim
yine görüşürüz...
Beraber güneşe güler,
beraber dövüşürüz...
a kavga dostu
iş kardeşi
a yoldaşlar a....
Elveda....
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Ptsi Tem. 16, 2007 2:08 pm

KEREM GİBİ...

Hava kurşun gibi ağır! !
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
eritmeğe
çağırıyorum...

O diyor ki bana:
— Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem
gibi
yana
yana...

«Deeeert
çok,
hemdert
yok»
Yüreklerin
kulakları
sağır...
Hava kurşun gibi ağır...

Ben diyorum ki ona:
— Kül olayım
Kerem
gibi
yana
yana.
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl
çıkar
karanlıklar
aydınlığa..

Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
eritmeğe
çağırıyorum.....

-1930 Mayıs-
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Ptsi Tem. 16, 2007 2:09 pm

KIZ ÇOCUĞU

Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.

Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin,
şeker de yiyebilsinler.

-1956-
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Ptsi Tem. 16, 2007 2:11 pm

KADINLARIMIZ

Toprak öyle bitip tükenmez,dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak,
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar,
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız,
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru...
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  ece2323 Ptsi Ağus. 13, 2007 6:20 pm

MEMLEKETİMİ SEVİYORUM

Memleketimi seviyorum :
Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım.
Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.

Memleketim :
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
kurşun kubbeler ve fabrika bacaları
benim o kendi kendinden bile gizleyerek
sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.

Memleketim.
Memleketim ne kadar geniş :
dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana.
Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum
ve güneye
pamuk işleyenlere gitmek için
Toroslardan bir kerre olsun geçemedim diye
utanıyorum.

Memleketim :
develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler,
kavak
söğüt
ve kırmızı toprak.

Memleketim.
Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven
alabalık
ve onun yarım kiloluğu
pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarla
Bolu'nun Abant gölünde yüzer.

Memleketim :
Ankara ovasında keçiler :
kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması.
Yağlı, ağır fındığı Giresun'un.
Al yanaklı mis gibi kokan Amasya elması,
zeytin
incir
kavun
ve renk renk
salkım salkım üzümler
ve sonra karasaban
ve sonra kara sığır
ve sonra : ileri, güzel, iyi
her şeyi
hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır
çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım
yarı aç, yarı tok
yarı esir...
ece2323
ece2323
Moderatör
Moderatör

Mesaj Sayısı : 899
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa yakası
Meslek : Eğitim
Kayıt tarihi : 04/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty salkım sögüt

Mesaj  ece2323 Ptsi Ağus. 13, 2007 6:22 pm

SALKIMSÖĞÜT

Akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere
koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
Birden
bire kuş gibi
vurulmuş gibi
kanadından
yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
Bağırmadı,
gidenleri geri çağırmadı,
baktı yalnız dolu gözlerle
uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!

Ah ne yazık!
Ne yazık ki ona
dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!

Nal sesleri sönüyor perde perde,
atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!

Atlılar atlılar kızıl atlılar,
atları rüzgâr kanatlılar!
Atları rüzgâr kanat...
Atları rüzgâr...
Atları...
At...

Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!

Akar suyun sesi dindi.
Gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
Siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkımsöğütler
sarı saçlarının
üzerine!

Ağlama salkımsöğüt
ağlama,
Kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!
1928
ece2323
ece2323
Moderatör
Moderatör

Mesaj Sayısı : 899
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa yakası
Meslek : Eğitim
Kayıt tarihi : 04/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  ece2323 Ptsi Ağus. 13, 2007 6:24 pm

MEMLEKETİMİ SEVİYORUM

Memleketimi seviyorum :
Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım.
Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı
memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.

Memleketim :
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
kurşun kubbeler ve fabrika bacaları
benim o kendi kendinden bile gizleyerek
sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.

Memleketim.
Memleketim ne kadar geniş :
dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana.
Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum
ve güneye
pamuk işleyenlere gitmek için
Toroslardan bir kerre olsun geçemedim diye
utanıyorum.

Memleketim :
develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler,
kavak
söğüt
ve kırmızı toprak.

Memleketim.
Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven
alabalık
ve onun yarım kiloluğu
pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarla
Bolu'nun Abant gölünde yüzer.

Memleketim :
Ankara ovasında keçiler :
kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması.
Yağlı, ağır fındığı Giresun'un.
Al yanaklı mis gibi kokan Amasya elması,
zeytin
incir
kavun
ve renk renk
salkım salkım üzümler
ve sonra karasaban
ve sonra kara sığır
ve sonra : ileri, güzel, iyi
her şeyi
hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır
çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım
yarı aç, yarı tok
yarı esir...
_________________
ece2323
ece2323
Moderatör
Moderatör

Mesaj Sayısı : 899
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa yakası
Meslek : Eğitim
Kayıt tarihi : 04/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  Mustafa Kemal TÜRKOĞLU Ptsi Ağus. 13, 2007 6:46 pm

Ben şahsen ne Necip Fazıl denen Amerikancı sözde müslüman bozuntusunu nede Nazım Hikmet'i severim.(Atamız döneminde hapse atılmıştır)
Mustafa Kemal TÜRKOĞLU
Mustafa Kemal TÜRKOĞLU
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 219
Kayıt tarihi : 28/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Salı Ağus. 14, 2007 6:45 pm

Farklı düşünceyede saygım var belkide sizin sevdiğiniz şairleride bizler sevmiyoruzdur ama mutlaka ortak bir nokta vardır. Saygılarımla.
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Salı Ağus. 28, 2007 3:42 pm

KORE'DE ÖLEN BİR YEDEK SUBAYIMIZIN MENDERES'E SÖYLEDİKLERİ
DİYET

Gözlerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki gözünüzle bakarsınız,
iki kurnaz,
iki hayın,
ve zeytini yağlı iki gözünüzle
bakarsınız kürsüden Meclis'e kibirli kibirli
ve topraklarına çiftliklerinizin
ve çek defterinize.
Ellerinizin ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki elinizle okşarsınız,
iki tombul,
iki ak,
vıcık vıcık terli iki elinizle
okşarsınız pomadlı saçlarınızı,
dövizlerinizi,
ve memelerini metreslerinizin.
İki bacağınızın ikisi de yerinde, Adnan Bey,
iki bacağınız taşır geniş kalçalarınızı,
iki bacağınızla çıkarsınız huzuruna Eisenhower'in,
ve bütün kaygınız
iki bacağınızın arkadan birleştiği yeri
halkın tekmesinden korumaktır.
Benim gözlerimin ikisi de yok.
Benim ellerimin ikisi de yok.
Benim bacaklarımın ikisi de yok.
Ben yokum.
Beni, Üniversiteli yedek subayı,
Kore'de harcadınız, Adnan Bey.
Elleriniz itti beni ölüme,
vıcık vıcık terli, tombul elleriniz.
Gözleriniz şöyle bir baktı arkamdan
ve ben al kan içinde ölürken
çığlığımı duymamanız için
kaçırdı bacaklarınız sizi arabanıza bindirip.
Ama ben peşinizdeyim, Adnan Bey,
ölüler otomobilden hızlı gider,
kör gözlerim,
kopuk ellerim,
kesik bacaklarımla peşinizdeyim.
Diyetimi istiyorum Adnan Bey,
göze göz,
ele el,
bacağa bacak,
diyetimi istiyorum,
alacağım da.


(25 Haziran 1959)
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Cuma Eyl. 21, 2007 8:00 pm

Çocuklarımıza Nasihat

Hakkındır yaramazlık.
Dik duvarlara tırman
yüksek ağaçlara çık.
Usta bir kaplan
gibi kullansın elin
yerde yıldırım gibi giden bisikletini..
Ve din dersleri hocasının resmini yapan
kurşunkaleminle yık
Mızraklı İlmihalin
yeşil sarıklı iskeletini..
Sen kendi cennetini
kara toprağın üstünde kur.
Coğrafya kitabıyla sustur,
seni «Hilkati Âdem»le aldatanı..
Sen sade toprağı tanı
toprağa inan.
Ayırdetme öz anandan
toprak ananı.
Toprağı sev
anan kadar...


Nazım Hikmet
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Cuma Eyl. 21, 2007 8:01 pm

Türk Köylüsü

Topraktan öğrenip
kitapsız bilendir,
Hoca Nasreddin gibi ağlayan
Bayburtlu Zihni gibi gülendir.
Ferhad’dır,
Kerem’dir,
ve Keloğlan’dır.
Yol görünür onun garip serine,
analar, babalar umudu keser,
Kahbe felek ona eder oyunu.
Çarşambayı sel alır,
bir yar sever
el alır,
kanadı kırılır
çöllerde kalır,
ölmeden mezara koyarlar onu.
O, -Yunusu biçaredir,
baştan ayağa yaredir.-
ağu içer su yerine.
Fakat bir kerre bir derd anlayan düşmesin önlerine
ve bir kerre vakterişip:
-Gayrık, yeter!...-
demesinler.
Ve bir kerre dediler mi:
-İsrafil surunu urur
mahlukat yerinden durur-
toprağın nabzı başlar
onun nabızlarında atmaya.
Ne kendi nefsini korur
ne düşmanı kayırır,
-dağları yırtıp ayırır,
kayalar kesip yol eyler abıhayat akıtmaya...-


Nazım Hikmet
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

NAZIM HİKMET Empty Geri: NAZIM HİKMET

Mesaj  yelda Cuma Eyl. 21, 2007 8:11 pm

Japon Balıkçısı

- Denizde bir bulutun öldürdüğü
Japon balıkçısı genç bir adamdı.
Dostlarından dinledim bu türküyü
Pasifik'te sapsarı bir akşamdı.-

Balık tuttuk yiyen ölür.
Elimize değen ölür.
Bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.

Balık tuttuk yiyen ölür,
birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır.
Balık tuttuk yiyen ölür.

Elimize değen ölür.
Tuzla, güneşle yıkanan
bu vefalı, bu çalışkan
elimize değen ölür.
Birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır.
Elimize değen ölür...

Badem gözlüm, beni unut.
Bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.
Üstümüzden geçti bulut.

Badem gözlüm beni unut.
Boynuma sarılma, gülüm,
benden sana geçer ölüm.
Badem gözlüm beni unut.

Bu gemi bir kara tabut.
Badem gözlüm beni unut.
Çürük yumurtadan çürük,
benden yapacağın çocuk.
Bu gemi bir kara tabut.
Bu deniz bir ölü deniz.
İnsanlar ey, nerdesiniz?
Nerdesiniz?


Nazım Hikmet
yelda
yelda
Genel Moderatör
Genel Moderatör

Mesaj Sayısı : 2243
Nereden Katılıyor? : İstanbul Avrupa Yakası
Kayıt tarihi : 02/07/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz